Bakara suresi 87. ayet: Hz. Musa'ya Tevrat, Hz. İsa'ya mucizeler ve Ruhü'l-Kudüs’ün tefsiri ve yorumları

Bakara suresi 87. ayet: Hz. Musa'ya Tevrat, Hz. İsa'ya mucizeler ve Ruhü'l-Kudüs’ün tefsiri ve yorumları

Kur’an-ı Kerim’de Bakara suresi 87. ayette Hz. Musa’ya Tevrat verilmesi ve ardından çok sayıda peygamber gönderilmesi anlatılıyor. Aynı ayet Hz. Meryem’in ismini zikrederken, Hz. İsa’ya verilen mucizeler verilmesi ve Ruhü'l-Kudüs ile desteklenmesinden bahsediyor. Ardından ise peygamberlerin inkar edilmesi ve bazılarının da öldürülmesi ile ilgili yürek yakan gerçeklere değiniyor. Bakara suresi 87. ayetin meali, tefsiri ve farklı tefsirlerde yer alan yorumlarına bakalım.


Bakara suresi 87. ayetin meali, tefsiri ve yorumu

Aşağıda Bakara suresi 87. ayetin Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinde yer alan meali ve Elmalılı tefsiri ile birlikte İsmail Hakki Bursevi ve Kadı Beydavi tefsirlerinden yer alan yorumlar yer alıyor.

İlk önce ayetlerin mealine bakalım.


Bakara suresi 87. ayetin meal-i şerifi

87. Celalim hakkı için Musa'ya o kitabı verdik, arkasından birtakım peygamberler de gönderdik, hele Meryem oğlu İsa'ya apaçık mucizeler verdik, onu Ruhü'l-Kudüs ile de destekledik. Size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle gelen her peygambere kafa mı tutacaksınız? Kibrinize dokunduğu için onların bir kısmını yalan diyecek, bir kısmını da öldürecek misiniz? (Yazır, s. 336)

Önceki ayet: Ahireti dünya hayatına satanlarla ilgili ayetin yorum ve tefsiri


Kur’an’da Hz. Musa’ya Tevrat verilmesi ve ardından başka peygamberler gönderdilmesini anlatan ayet

Yani, nam ve şan-ı uluhiyetime yemin olsun ki, hükümlerini muhakkak öteden beri çiğneyegeldikleri Musa'ya o Tevrat'ı verdik, yani İsrailoğullarına. Ve arkasından onun izinde ve aynı şeriat ile memur nice peygamberler daha gönderdik. Ki bunlar Yuşa, İşmuil, Şem'un, Davut, Süleyman, Şa'ya, Armiya, Uzeyr, Hezekiel, İlyas, Elyesa, Yunus, Zekeriyya, Yahya ve daha başkalarıdır. Hepsine selam olsun. Ayrıca, Meryem oğlu İsa'ya beyyineler verdik.

Hz. İsa'nın beyyineleri, onun peygamberliğini açıkça ortaya koyan mucizeleri demek olur ki, bunların neler olduğu ileride genişçe anlatılacaktır.

Hz. Musa'dan sonraki peygamberler arasında Hz. İsa'nın bilhassa ismiyle zikredilmesi, İsa dininin Tevrat'taki bazı dini hükümleri nesheden (kaldıran) bir özelliğe sahip olması bakımındandır. Bundan dolayı İseviyet, yani Hristiyanlık, Musevilik'ten ayrı bir din olmuştur. 

Hz. İsa'ya bu beyyinatı (belgeleri) verdikten başka, onu Ruhü'l-Kudüs ile destekleyip takviye ettik.(Yazır, s.337)


Hz. İsa’ya verilen “beyyinat” nedir?

Kadı Beydavi tefsirinde bu beyyiyatın neler olabileceğini şöyle açıklıyor:

"Meryem oğlu İsa'ya beyyinat verdik."

Hz. İsa'ya verilen beyyinat, ya ölüleri diriltmek, anadan doğma körlerin gözünü açmak, cüzzamlı hastaları iyileştirmek, gaybi şeylerden haber vermektir veya ona verilen İncil'dir. (Beydavi, s. 164)


Bakara suresinde Hz. Meryem, Hz. İsa ve onun mucizelerinin bir arada geçmesi

"Meryemoğlu İsa'ya", o mübarek anlamına gelen İsa Yesu'ya "da açık mucizeler verdik." Meryem, Süryanice'de hizmet eden ve ibadet eden kadın demektir. Meryem'i annesi Mescid'e hizmet etmesi için bırakmıştır. Nitekim ibadetindeki üstünlüğü ve dürüstlüğü sayesinde Allah, kendisini Kerim olan kitabında, peygamberlerle birlikte yedi kez anmış ve şu ayette olduğu gibi, ona tıpkı peygamberler gibi hitapta bulunmuştur: "Ey Meryem! Rabbine boyun eğ. O'na secde et. Ve rüku edenlerle beraber rüku et." (Al-i İmran: 43) Allah, onu erkeklerle beraberce zikretti. Hz. İsa'ya verilen mucizeler, ölüleri diriltmek, kör ve alaca hastalığına yakalananı iyileştirmek, kayıplardan haber vermek gibi açık mucizelerdir. (Bursevi, s. 190)

Cenab-ı Hak, peygamberlerin ruhlarına çeşitli mertebelerde gönderdiği bu ilahi destekleri, özellikle Hz. İsa hakkında, "Biz onu Ruhü'l-Kudüs ile de destekledik" (Bakara, 2/87) ayetiyle dile getirmiştir. Meryem oğlu İsa, ruhi bakımdan bilhassa Ruhü'l-Kudüs ile teyit olunmuştur. Bu gösterir ki, Ruhü'l-Kudüs, Hz. İsa'nın şahsiyetinin bir parçası değil, sadece onun destekleyicisidir. (Yazır, s.342)


Ruhü'l-Kudüs nedir?

Ruhü'l-Kudüs nedir?

Acaba Ruhü'l-Kudüs'ten murad nedir? "Ruhü'l-Kudüs" kelime itibariyle fevkalade temizlik, taharet ve nezahet yahut bereket ruhu, yahut mukaddes ruh demek ise de bunun gerçek anlamı hakkında tefsirciler birkaç rivayet nakletmişlerdir.

  1. Mücahid ve Rebi'in beyanına göre; "el-Kudüs" el-Kuddus gibi ilahi isimlerdendir. Şu halde Ruhü'l-Kudüs, yani Allah'ın ruhu demek olabilir. Nitekim bu teyid dolayısıyla Hz. İsa'ya "ruhullah" dahi denilir.
  2. İbnü Abbas'dan bir rivayete göre, burada "Ruhü'l-Kudüs" Allah'ın ism-i azamı (en büyük ismi)dir ki, Hz. İsa bununla ölüleri diriltirdi.
  3. İncil'dir, nitekim "İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik." (Şura, 42/52) ayet-i kerimesinde Kur'an vahyine dahi "ruh" denilmiştir.
  4. Katade, Süddi, Dahhak ve Rebi'in beyanına ve İbnü Abbas'dan diğer bir rivayete göre, Ruhü'l-Kudüs Cebrail'dir. Ve buna asahh-i akval, yani rivayetlerin en sıhhatlisi demişlerdir. Çünkü Peygamber Efendimiz, Hassan İbni Sabit (r.a.) bir kerre "Kureyş'i hicvet, Ruhü'l-Kudüs seninledir." buyurduğu gibi, bir başka zamanda da "Ve Cebrail seninledir." diye buyurmuşlardır. Nitekim Hassan (r.a.) da beytinde "Allah'ın elçisi olan Cibril de bizdedir. O Ruhü'l-Kudüs'ün ise eşi, benzeri yoktur." diyerek Ruhü'l-Kudüs'ün Cebrail olduğunu göstermiştir. Cebrail'e "ruhullah" dahi denilmesi, diğer bir ilahi isim olan Ruhü'l-Kudüs'ün aynı manaya geldiğini doğrular. (Yazır, s.342-343)


Öldürülen peygamberleri anlatan ayet

Peygamberlerin bir kısmını inkâr edecek, diğer bir kısmını da inkârla yetinmeyip -Zekeriya, Yahya vesaire gibi- öldürecek misiniz? Yok artık, o meydanı boş bulamayacaksınız. Bu ayetin anlamında Peygamber Efendimiz'i öldürmeye azmettiklerine açık bir işaret vardır. Soru, bu teşebbüslerini yüzlerine çarpmak üzere ayıplamak ve kınamak (istifham-ı tevbihi) içindir. (Yazır, s. 344)

Hz. Musa ile Hz. İsa arasında dört bin peygamber (nebi) vardır. "Demek ki ne zaman bir peygamber size" bir şey getirse... Burada hitap, her ne kadar aşağıda açıklanacak davranışlarda bulunanlar ataları olsa da, Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanındaki Yahudileredir. Nitekim bunlar da, ataları gibi peygamberleri öldürmemiş olsalar bile, büyüklük taslıyorlar, onların izinden gidiyor ve yaptıklarını onaylıyorlardı. Şu halde size bu peygamber "nefislerinizin istemediği" yani arzu ve heveslerinize aykırı düşen "bir şey getirse", ona uymaktan ve Allah katından getirildiğine iman etmekten "büyüklük taslayıp" gurur ve kibire kapılarak, Hz. İsa ve Hz. Muhammed gibi "bir kısmını yalanlayacak ve" Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya gibi "bir kısmını da öldüreceksiniz öyle mi?" (Bursevi, s.190)

Ya da "Bir kısmını da öldüreceksiniz öyle mi?" ifadesinden, daha sonra da bu fiili yapacaksınız anlamı çıkmaktadır. Çünkü yüce Allah korumamış olsaydı, Yahudiler Hz. Muhammed'i öldüreceklerdi. Nitekim ona karşı büyü yapmaları, yemek için hazırladıkları koyunun etine zehir katmaları da bunu göstermektedir. (Bursevi, s.191)


Kaynaklar:

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Cilt 1, Azim Dağıtım, İstanbul.

İsmail Hakki Bursevi, Ruhul-Beyan Tefsiri, Cilt 1, Damla Yayınevi, İstanbul.

Kadı Beydavi, Muhtasar Beydavi Tefsiri, Cilt 1, Çev: Şadi Eren, Selsebil Yayınları, İstanbul, 2011.


Next Post Previous Post
No Comment
Add Comment
comment url