Allah’ın Kur’an’da “Ayetlerimi az bir pahaya satmayın” ve diğer uyarıları

Bakara Suresi 40 - 44. Ayetlerin tefsir ve açıklamaları


Kur’an-ı Kerim’de Allah Teala bir dizi uyarıda bulunuyor. Aşağıdaki ayetlerden her ne kadar başta “Ey İsrailoğulları” denilse de devamında gelen ayetlerdeki uyarı ve tavsiyeler herkes için geçerlidir. 

Bakara Suresi 40 - 44. ayetlerin meal-i şerifi

40- Ey İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü tutayım ve sadece benden korkun!

41- Yanınızdakini (Tevrat'ı) tasdik edici olarak indirdiğim (Kur'an)a iman edin, O'nu, inkar edenlerin ilki siz olmayın, benim ayetlerimi birkaç paraya değişmeyin. Ancak benden korkun.

42- Hakk'ı batıla karıştırıp da, bile bile hakkı gizlemeyin.

43- Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin.

44- İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Halbuki kitap (Tevrat)ı okuyorsunuz. Hala aklınızı başınıza almayacak mısınız? (Yazır, s. 284)

Bakara Suresi 40 - 44. ayetlerin tefsir ve açıklamaları

Bakara Suresi 40 - 44. ayetlerin İsmail Hakki Bursevi, Elmalılı Hamdi Yazır, Kadı Beydavi ve Mukatil bin Süleyman tefsirlerinde yer alan açıklamalarına bakalım. Bu ayetlerde Allah bir dizi uyarıda bulunuyor.

  • Ayetlerimi az bir pahaya satmayın
  • İnsanları aldatmayın, sahtekarlık yapmayın
  • İyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz?
  • Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin
Bakara Suresi 40 - 44. Ayetlerin tefsir ve açıklamaları

Ayetlerin az bir pahaya satılması 

“Ve ayetlerimi az bir pahaya satmayın” {yani, aldığınız ve alacağınız dünyalık karşılığında Muhammed'in durumunu gizlemeyin}

Şöyle ki: Yahudilerin ileri gelenleri Muhammed' in Tevrat'taki durumunu sakladılar, onunla ilgili bilgileri alt tabakadaki Yahudilere açıklamadılar. Reislerinin, alt tabakadakilerin ekin ve mahsullerinden her gün için bir yiyecek alma hakları vardı. Muhammed'e tabi olmaları halinde, bundan mahrum kalacaklardı. İşte Allah'ın, Ayetlerimi az bir pahaya satmayın sözüyle kastettiği budur. (Mukatil, s.74)

İnsanları aldatmayın, sahtekarlık yapmayın

“Benden size bir hidayet gelirse" (Bakara, 2/38) ifadesince kitap ve peygamberliğe işarettir ki, sonunda Muhammed (s.a.v.)'in gönderileceğini idrakleri ve Medine'ye nebevi hicretle gelen ilahi hidayet vardır. (Yazır, s. 284)

Hakkı batıl ile karıştırıp aldatmayın; doğruyu yalanla, yanlışlarla bulayıp da bile bile hakkı gizlemeyiniz. Bu ayetin anlamı çok kapsamlıdır. İlme ve amele dair husustan kapsar. Bilgiçlerin hilelerine, yalan dolanlarına ve bozgunculuklarına, hatta ticaret ehlinin karışık işlerinden ve hakimlerin haksız hükümlerine varıncaya kadar hepsine şümulü vardır. "İnsanları aldatmayınız, sahtekarlık yapmayınız." mealinde bir genellemeyi ifade eder. Bununla beraber (kelamın) sevki bilhassa ilmi değeri hedef alıyor. Nice kimseler yardır ki, ilmi gerçekleri bozarlar, kötüye kullanırlar, onları kendi gönüllerine göre evirerek çevirerek aslından çıkarırlar, bakırı yaldızlarlar, altın diye satarlar. Bu durum İsrailoğulları haberlerinde çok vardı. Bunlar kendi yazdıkları fikirleri, te'villeri, tercemeleri, Tevrat'ın aslı ile karıştırıyorlar, seçilmez bir hale getiriyorlar ve bazan da Muhammed (s.a.v.)’e ait vasıflar hakkında yaptıkları gibi geçmiş kitaplardaki ayetleri saklıyorlardı. (Yazır, s. 285)

Bakara Suresi 40 - 44. Ayetlerin tefsir ve açıklamaları


İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz?

Rivayet olunduğuna göre saadet asrı (Peygamberimizin asrı)nda Medine'deki Yahudi bilginlerinden bazıları, kendilerine gizlice gelip: "Muhammed hakkında ne dersin?" diye soranlara: "Doğrudur, haktır." derler, Resulullah'a uymalarını emrederlermiş ve fakat kendileri, emirleri altında bulunanlardan ellerine geçmekte olan hediye ve vergilerden mahrum kalmak endişesiyle ona uyma arzularını açıklamazlarmış. Bazıları da: "Sadaka veriniz." diye emreder, fakat kendileri vermezlermiş. Diğer bazıları da: "Allah'a itaat ediniz, asi olmayınız." derler, fakat kendileri sözleriyle amel etmezlermiş. Nihayet bu ayet münasebetiyle: "Namaz kılınız, zekat veriniz" diyenler olurmuş fakat kendileri hiç birini yapmazlarmış. İşte bunların biri veya her biri dolayısıyla şu ayet de nazil olmuş (inmiş)tur. Acaip, siz insanlara birr (yani bol bol iyilik) emreder de kendinizi unutur musunuz? Halbuki daima kitabı (yani Tevrat'ı) da okuyorsunuz. O halde akıl etmez misiniz? Yahut daha akıllanmayacak mısınız? Fenalık emretmektense, iyilik emretmek elbette iyidir. Fakat aklı olan başkasının iyiliğini isterken kendini unutur mu? (Yazır, s. 287)

Verdiği öğütlere kendisi uymayan adamın hali ile ilgili hadis

Buharı ve Müslim'de bu konuda şu hadis-i şerif rivayet edilmiştir: Kıyamet gününde bir adam getirilir, ateşe atılır, ateş içinde değirmen taşı gibi dönmeye başlar. Cehennem ehli onun etrafını çevirirler: "Ey falan! Sen bize iyilikleri emreder, fenalıkları yasaklar değil miydin?" derler. "Evet ama, ben size emreder, kendim yapmazdım; sizi yasaklar, kendim yapardım." der. Şu halde insan, başkasına öğüt verirken, kendini unutmamalı, ele telkin verip de, kendi zakkum salkımı yutmamalıdır. (Yazır, s. 288)


Kaynaklar:

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Cilt 1, Azim Dağıtım, İstanbul.

Mukatil bin Süleyman, Tefsir-i Kebir, Çev: M. Beşir Eryarsoy, Cilt 1, İşaret Yayınları, İstanbul, 2006.


Next Post Previous Post
No Comment
Add Comment
comment url