Sıkıntı, bela ve musibetlerle ilgili ayetler – Allah, Kur’an-ı Kerim’de ne diyor?
Çeşitli sıkıntılarla karşılaşan insanlar, başlarına neden bu olayların geldiğini sorgular. Allah (cella-celalahu) bize gönderdiği kudsi mesajı Kur’an-ı Kerim’de sıkıntı, bela ve musibetler konusunda da açıklamalarda bulunuyor. Kur’an-ı Kerim’in bu konuda ne dediğine bakalım.
Sıkıntı, bela ve musibetlerle ilgili ayetler
“Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri! Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: “Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz.” derler.” (Bakara, 2/155-156)
Sıkıntı, bela ve musibetler neden gelir?
- Allah çeşitli sıkıntılarla bizi imtihan ediyor.
- Bu imtihanlar karşısında sabretmeliyiz.
- Karşılığında da Allah’ın müjdesi var.
“Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali (uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler: “Allah'ın yardımı ne zaman?” derlerdi. Bak işte! Gerçekten Allah'ın yardımı yakındır.” (Bakara, 2/214)
Günahlar yüzünden musibet
“(Ve şu emri indirdik:) Aralarında yalnızca Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların arzularına uyma, onlardan sakın, Allah'ın sana indirdiği hükümlerin birinden seni şaşırtmasınlar. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki, Allah, onların bazı günahları yüzünden başlarına mutlaka bir musibet getirmek istiyor. Şüphesiz insanların birçoğu yoldan çıkan günahkârlardır.” (Maide, 5/49)
“Eğer Allah senin başına bir sıkıntı getirirse. Ondan başka bunu engelleyecek kimse yoktur. Eğer sana bir hayır gelmesini isterse, (bunu da engelleyecek kimse yoktur). Onun her şeye gücü yeter.” (En’âm, 6/17)
Sıkıntılardan nasıl kurtuluruz?
Sıkıntı, bela ve musibet bir anlamda bir uyarıcıdır. Yukarıdaki ayette bahsedilen imtihan için olan sıkıntılar dışında bir de Allah’u Teâlâ şöyle diyor:
“Yemin olsun senden önce bazı topluluklara peygamberler gönderdik. (Onları) dinlemediler de, belki yalvarıp yakarırlar diye, onlara sıkıntı ve zorluklar verdik. Hiç olmazsa verdiğimiz böyle sıkıntılar onlara geldiğinde, yalvarıp yakarsaydılar ya! Ancak onların kalpleri kaskatı kesilmiş. Şeytan, onlara yaptıklarını süslemektedir. (En’âm, 6/42-43)
“De ki: "Sizi ondan ve her türlü sıkıntıdan Allah kurtarır. Sonra yine kalkıp ortak koşarsınız.” (En’âm, 6/64)
Bazen nimetlerle, bazen de musibetlerle imtihan
“Biz, onları yeryüzünde birçok topluluğa ayırdık, içlerinde iyi, güzel olanlar vardır. Yine içlerinde bunun dışında olanlar vardır. (Yaptıklarından pişman olup) dönerler diye, onları bazen nimetlerle, bazen de musibetlerle imtihan ettik.” (A’raf, 7/168)
Benzer bir ayet meali de Beydavi tefsirinde şöyle: “Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belâya çarptırılıp imtihan ediliyorlar.” (Tevbe, 126)
“İnsana sıkıntı dokundu mu, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek ayaktayken Bize yalvarır durur. Ondan sıkıntısını kaldırdığımız zaman, sanki kendine dokunan bir sıkıntı için Bize yalvarmamış gibi geçip gider. İşte aşırı gidenlere yaptıkları, bu şekilde süslenmektedir.” (Yunus, 10/12)
Allah çok bağışlayan, çok acıyandır
“Eğer Allah sana bir keder ve sıkıntı verecek olursa, onu Ondan başka kaldıracak olan yoktur. Eğer O sana bir iyiliğin gelmesini istemişse, o zaman da Onun İhsan ve ikramını engelleyecek hiç kimse yoktur. O, onu kullarından dilediğine bahşeder. O, çok bağışlayan, çok acıyandır.” (Yunus, 10/107)
- Allah’ın verdiği keder ve sıkıntıyı ondan başka kaldıracak yok
- Allah’ın verdiği ihsan ve ikramı da engelleyecek kimse yok
Sıkıntıların unutulması ve nankörlük
“Eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra da onu ondan alıverirsek, şüphesiz o, çok ümitsiz, çok nankör olur. Eğer ona, başına gelen sıkıntıdan sonra, bir mutluluk tattırırsak, elbette "Benden bütün kötülükler uzaklaşıp gitti" der. Şüphesiz o, sevinir, övünür. Ancak her iki halde sabredip salih ameller işleyenler başka, onlar böyle değildir. İşte onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır. (Hud, 11/9-11)
“Rasulleri onlara şöyle dediler: “Evet, biz sizin gibi insanız, ancak Allah nimetini kullarından dilediğine ihsan eder. Allah'ın izni olmadıkça, bizim size delil getirme imkânımız yoktur. Onun için müminler, her zaman Allah'a tevekkül etmelidirler.” “Bize yollarımızı dosdoğru göstermişken biz niçin Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize verdiğiniz sıkıntılara karşı elbette sabredeceğiz. Onun için tevekkül edenler, her zaman Allah'a tevekkül etmelidirler.” (İbrahim, 14/11-12)
“Sizde nimet adına her ne varsa, hepsi Allah'tandır. Sonra başınıza bir sıkıntı geldiği zaman, hepiniz Ona sığınırsınız. Sonra O, başınızdaki sıkıntıyı sizden giderdiğinde, içinizden bir kısım insan, hemen Rablerine ortak koşarlar.” (Nahl, 16/53-54)
“Sonra şüphesiz senin Rabbin, sıkıntı ve eziyete uğramalarının ardından hicret eden, ardından cihad edip sabredenlerle beraberdir. Şüphesiz senin Rabbin, bütün bunların ardından elbette çok bağışlayan, çok acıyandır. (Nahl, 16/110)
Nankörlük sonrası açlık ve korku sıkıntısı
Sıkıntı, bela ve musibetin gelmesinin sebepleri
- Allah’ın nimetleri karşısında nankörlük
- Kur’an’dan uzaklaşmak ve yüz çevirmek
“Allah size güvenli, huzurlu bir beldeyi örnek olarak anlatır. Rızkı ona her yerden bol bol geliyordu. Derken Allah'ın nimetlerine nankörlük etti. Allah, yaptıklarından dolayı onlara açlık ve korku sıkıntısını tattırdı.” (Nahl, 16/112)
“Kim, Benim öğüt (olan Kur'ân'ımdan) yüz çevirip uzaklaşırsa, ona dar, sıkıntılı bir geçimlik vardır. Kıyamet günü onu kör olarak diriltiriz.” (Ta-ha, 20/124)
Sıkıntılar karşısında yapılacak dua (Eyyub peygamberin duası)
“Eyyûb'ü de (hatırla). Bir zamanlar, Rabbine, "Şüphesiz benim başıma bir sıkıntı geldi. Sen merhametlilerin en merhametlisisin!" diye dua etmişti. Biz de onun duasını kabul etmiş, hemen kendisini içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtarmış, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir uyarı ve öğüt olmak üzere ona, ailesini (iade etmiş) ve onlarla beraber olanların bir mislini vermiştik. İsmail'i, İdris'i ve Zülkifl'i de (hatırla). Bunların hepsi, sabırlı kullardandı.” (Enbiya, 21/83-85)
“İnsanlardan kimisi Allah'a bir tereddütle ibadet eder. Eğer ona bir hayır gelirse, onunla sevinip mutlu olur. Yok, eğer bir bela, imtihan gelirse, yüz üstü dönüp gider. Onun dünyası da, ahireti de perişan olmuştur. İşte apaçık kayıp budur. (Hac, 22/11)
“Size Allah'ın İhsan ve ikramı, acıması olmasaydı, (başınıza türlü belalar gelir, huzurunuz bozulurdu). Şüphesiz Allah, tövbeleri çok kabul eden, işi sağlam yapan ve yaptığında hikmet bulunandır.” (Nur, 24/10)
“Bununla birlikte insanların başlarına bir sıkıntı geldiğinde, Rablerine, Ona yönelerek yalvarırlar, dua ederler. Sonra onlara, (Rableri kendi) tarafından bir rahmet tattırıverdiğinde, bakarsın onlardan bir kısmı tutar Rablerine şirk koşarlar. Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler, (az bir süre) zevk sürün, bakalım. Yarın bileceksiniz.” (Rum, 30/33-34)
“İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, bütün gönlüyle Ona yönelerek Rabbine dua eder. Sonra kendisine, tarafından bir nimet bahşettiği zaman, önceden Ona dua ettiği halini unutur, (insanları) Onun yolundan saptırmak için Allah'a ortaklar koşmaya başlar. De ki: "İnkârınla biraz zevk ve haz al. Şüphesiz sen, cehennemliklerdensin!” (Zümer, 39/8)
Hem sıkıntı hem de nimet bir imtihan aracı
“İnsanın başına bir sıkıntı geliverince, Bize yalvarır. Sonra kendisine katımızdan bir nimet bahşediverdiğimizde, “Bu, bana ancak (sahip olduğum) bir bilgiden dolayı verildi" der. Hayır, bu (verilen), bir imtihan aracıdır. Ancak insanların çoğu, bunu bilmezler.” (Zümer, 39/49)
“Eğer yine aldırmazlarsa, (bil ki) Biz seni onlara koruyucu olarak göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğ etmektir. Fakat Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla mutlu olur. Kendi ellerinin yaptıklarından dolayı, başına bir sıkıntı gelirse, işte o zaman insan, kesinlikle (kendine verilenleri unutan) bir nankör olur.” (Şura, 42/48)
“Siz Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin eni gibi olan cennete doğru yarışın. Bu cennet, Allah'a ve rasullerine iman edenler için hazırlanmıştır. Bu, Allah'ın İhsan ve ikramıdır, onu dilediğine verir. Allah, çok büyük ihsan ve ikram sahibidir. Yeryüzünde ve nefislerinizde başa gelen her musibet. Biz onu meydana getirmeden önce muhakkak bir kitapta yazılıdır. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. (Hadid, 57/21-22)
“Allah'ın izni olmadıkça, başa hiçbir musibet gelmez. Her kim de Allah'a iman ederse. O, onun kalbine hidayet verir. Allah, her şeyi bilir.” (Teğabun, 64/11)
Hatim duasından…
Ey Allah'ım! Bizi, Kur'ân’ın güzelliğiyle süsle, bize Kur'ân'ın saygınlığıyla saygınlık ver, bizi Kur'ân'ın şerefiyle şereflendir. Bizi, Kur'ân'ın şefaatiyle cennete girdir. Kur'ân'ın hürmetine bizi, her türlü dünya musibetinden, ahiret azabından koru.
Kaynak: Elmalılı M. Hamdi Yazır Kur’an-ı Kerim Meali, Aktif Dağıtım, İstanbul, 2011.