Hayatın anlamı, kıyamet ve yaratılışı anlatan ayetler (Meal ve tefsir)
“Nasıl Allah’ı inkar edersiniz?” diye sorulan ayette, dünya ve ahiret hayatı, yaşamın gayesi ve de ölümden sonra diriltilme anlatılıyor. Sonuçta bu ayetler kıyamet ve asıl yaşamın da ondan sonra başladığına işaret.
Bakara Suresi 28-29. ayetlerin meal ve tefsiri
- Dünya ve ahiretin sırlarını anlatıyor
- Yaşamın gayesi
- Kıyamet bildiriliyor
- Ölüm ve ölümden sonra hayat
- Ayette neden “yedi gök” deniliyor?
- Nasıl Allah’ı inkâr edersiniz? sorusu soruluyor
Elmalılı Hamdi Yazır, İsmail Hakki Bursevi, Muhamed Esed ve Kadı Beydavi tefsirlerinde Bakara Suresi 28-29. ayetlerin nasıl açıklandığına bakalım.
Bakara Suresi 28-29. ayetler Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinde
Meal-i Şerifi: “Allah'ı nasıl inkar edersiniz ki, ölü idiniz sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek, sonra yine diriltecek, sonra da döndürülüp ona götürüleceksiniz. O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir.” (Bakara, 2/28-29)
Açıklaması: Bu iki ayette bütün dünya ve ahiret ilimleri saklıdır. Hayat, hayatın akışı, hayatın gayesi gösteriliyor. İnsana ait yaratılışın, Allah katındaki kıymeti anlatılıyor. İnsanın yer ve gökyüzü, hepsinden faydalanma hakkı kaydediliyor. Yaratılışın ve yaratıcının delilleri özetleniyor. Allah'ın yaratması, acıması, lütuf ve keremi isbat olunuyor. Özet olarak beşerin ruhu, yeryüzünden gökyüzüne, hissolunandan düşünülene yükseltiliyor ve bu gerçekler karşısında küfür ve inkara nasıl sapılabileceği bir istifham-ı inkarı ile soruluyor ki, bu iltifat (sözü çevirme)daki belağatın, nezahatin, ulviyetin, ilmiliğin, gerçeğin, ahlakın parlaklığına ve hoşluğuna hayran olmamak mümkün değildir. Küfür ve küfranı kötülemek ve insanları ondan uzak tutmak için bu sorudaki etkinin şiddeti ne kadar büyüktür! (Yazır, s. 247)
Ayette neden 7 gök deniliyor?
Ayette “yedi gök” ifadesi ile ilgili farklı yorumlar vardır. Elmalılı Hamdi Yazır da bu yorumlara değiniyor ve en muhtemel olanını da şöyle anlatıyor:
"Yedi sema"daki diğer düşünceye gelince: Dünyanın üstünde bütün yıldızların süslediği maddi alemin hepsi bir semadır. Yedi semanın birincisidir. Ve bunun ötesinde bundan başka altı sema daha vardır. Bunlar ruhani ve akla uygun olarak düşünüldükleri zaman fezanın cisimlere uygunluğu gibi aralarında uyma ve uygunluk kavramı daha açıktır. "Biz dünya semasını yıldızların zinetiyle süsledik. " (Saffat, 37/6) ifadesi de bunda açıktır. Ve İslam'da tefsir alimlerinin en büyüklerinin kanaatları budur. Sonra mi'rac hadiselerinde de semaların böyle ruhani manalarına işaret vardır.” (Yazır, s. 254)
Muhammed Esed ise meal-tefsirinde “yedi gök” ifadesinin, çokluğu ifade ettiğini belirtiyor ve şöyle yorumluyor:
“Yedi gök” ibaresine gelince, Arapça kullanımında -diğer Semitik dillerde de olduğu gibi- “yedi”nin çoğu kez “birkaç/birçok" kelimesiyle eşanlamlı olduğu unutulmamalıdır. Tıpkı, “yetmiş” veya “yediyüz"ün de, genellikle, “çok” yahut “pek çok” anlamına geldiği gibi. “Her semâ, kendi altında bulunana nisbetle bir semâ'dır” (Râğıb) şeklindeki dilbilimsel tanım ile birlikte ele alındığında, “yedi gök” ifadesinin, kozmik sistemlerin çokluğunun bir işareti olduğu daha iyi anlaşılır.” (Muhammed Esed, s.56)
Bakara Suresi 28-29. ayetler İsmail Hakki Bursevi’nin Ruhul-Beyan Tefsiri’nde
Meal: “Allah'ı nasıl inkâr edersiniz? Halbuki siz, ölüler idiniz. Sizi O diriltti. Sonra öldürecek, sonra tekrar diriltecektir. Nihayet O’na döndürüleceksiniz. Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip onu yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi çok iyi bilendir.” (Bakara, 2/28-29)
Allah’ın diriltmesi, öldürmesi ve sonra tekrar diriltmesi
“Kâdî Beyzavî sorunun istihbar yani haber istemek için olduğunu belirtiyor. Buna göre âyetin anlamı şöyle olur: "Bana söyleyin bakalım, siz neye göre inkâra kalkışıyorsunuz?" “Halbuki siz, ölüler idiniz.” Siz, cansız cisimlerdiniz, sizde hayat diye bir şey yoktu. Bir çiğnem et bile değilken, şekil almışken ve almamışken, “Sizi O diriltti.” Ruhları yarattı ve bu ruhları size üfledi. Analarınızın rahimlerinde size can verdi, sonra da sizi dünyaya getirdi. Bunların hangisini inkâr edebilirsiniz? Bu, onların ölümden sonra dirilmeyi inkârları yüzünden bir tür susturucu bir cevaptır. Çünkü bu diriltme olayı, onlar ölülerken nasıl olmuştur. “Sonra öldürecek...” Ecelleriniz bitince sizi öldürecektir. Öldürme işinin Allah'ın kudretinin delillerinden sayılması açıktır. Bunun aynı zamanda Allah'ın nimetinden sayılması ise ikinci hayata bir vesile olduğu içindir. Çünkü gerçek ebedî ve en büyük nimet odur.” (Bursevi, s. 111)
Bursevi, ayetin “Sonra tekrar diriltecektir.” kısmının kabirlerde sorguya çekilmeyi anlattığını söylüyor. “Bununla kabirdeki dirilme kasdedilmektedir. Ayet, kabir azabının varlığına da delildir,” diyor.
“Yeryüzünde ne varsa, hepsini sizin için yaratan O’dur.” Bu başka bir nimetin açıklanmasıdır. Yani bunları sizin için, dünyanız ve dininiz açısından, kendilerinden yararlanmanız için yarattı. Bu âyetle eşyada asıl olan şeyin mübahlık olduğu anlaşılıyor.” (Bursevi, s. 112)
Bakara Suresi 28-29. ayetler Kadı Beydavi tefsirinde
“Nasıl Allah’ı inkâr edersiniz? Hâlbuki siz ölüler idiniz de O size hayat verdi. Sonra sizi öldürecek. Sonra sizi diriltecek. Sonra da Ona döndürüleceksiniz.” (Bakara, 2/28)
Ölümün de şükrü gerektiren nimetlerden sayılması
Veya hitap Allah’ı kabul edenleredir. Allahu Teâlâ önce tevhid ve nübüvvet delillerini beyan etti, iman edenlere vaatte, inkâr edenlere tehditte bulundu, onlara olan genel ve özel nimetleri kendilerine sayarak bunu te’kid etti, onlardan küfrün sudurunu çirkin buldu, bu kadar büyük nimetler varken inkâr etmelerini akıldan uzak gördü. Çünkü, nimetler büyük olduğunda, o nimetlere karşı işlenecek günahlar da büyük olur.
Eğer denilse: Ölümün de şükrü gerektiren nimetlerden sayılması nasıl olur?
Elcevap: “Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur.” (Ankebut, 64) ayetinde Allahu Tealanın bildirdiği üzere, hakiki hayat ahiret hayatıdır. Buna ulaşmak da ölümle olduğundan o da büyük nimetlerden sayılmıştır. Ayrıca, onlara sayılan nimet, kıssanın tümünden ortaya çıkan bir nimettir. (Beydavi, s. 104)
Kaynaklar:
Kadı Beydavi, Muhtasar Beydavi Tefsiri, Cilt 1, Çev: Şadi Eren, Selsebil Yayınları, İstanbul, 2011.
İsmail Hakki Bursevi, Ruhul-Beyan Tefsiri, Cilt 1, Damla Yayınevi, İstanbul.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Cilt 1, Azim Dağıtım, İstanbul.
Muhammed Esed, Kuran Mesajı Meal-Tefsir, Çev: Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, İşaret Yayınları, İstanbul, 2015.