Bakara Suresi 134. Ayet: Herkes Kendi Amelinden Sorumludur
Bakara Suresi’nin 134. ayeti, bireysel sorumluluk ve amelin önemini vurgulayan, derin manalar içeren bir ayettir. Yahudilerin soy ve nesep üzerinden övünmelerine cevap olarak inen bu ayet, insanın kurtuluşunun yalnızca kendi amellerine bağlı olduğunu açıkça ortaya koyar. Elmalılı Hamdi Yazır, İsmail Hakkı Bursevi ve Muhammed Esed gibi müfessirlerin tefsirleriyle bu ayetin anlamını ve evrensel mesajını daha iyi anlamak mümkün. Bu yazıda, ayetin meali, tefsiri ve yorumları ışığında, bireyin kendi çabası ve sorumluluğu üzerinden Allah katındaki değerini ele alacağız.
Bakara suresi 134. ayetin meali, tefsiri ve yorumu
Aşağıda Bakara suresi 134. ayetin Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinde yer alan meali ve Elmalılı tefsiri ile birlikte İsmail Hakki Bursevi ve Muhammed Esed tefsirlerinde yer alan yorumlar yer alıyor.
İlk önce ayetlerin mealine bakalım.
Bakara suresi 134. ayetlerin meal-i şerifi
“Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandığınız. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.”
Yahudilerin soylarından dolayı övünmelerine ayetin verdiği cevap
Bu zikredilen cemaat, yani İbrahim ile Yakup ve onların vasiyetlerini tutan, Allah'ın birliğine inanan ve Müslüman olan oğulları, gelip geçmiş bir ümmettirler. Çeşitli insan gruplarının önünde geçmiş, uyulmaya ve itaat edilmeye layık bir cemaat idiler. Şu halde onlar başka, siz başkasınız; siz onlar değilsiniz ve onlar sizden hiç değildir. Siz "Biz onların evladıyız." diye kuru bir neseple iftihar etmekle kurtulamazsınız. Onların kazandıkları onlara aittir, sizin kazandıklarınız da size aittir. Ve siz, onların yaptıkları amellerden sorumlu tutulmazsınız. Herkesin menfaati kendi kazancında ve herkesin sorumluluğu da kendi yaptığındadır. (Yazır, s. 419)
Bu, Yahudilerin, Yakup (a.s.)'ın Yahudi olarak öldüğünü ve ölmek üzereyken oğullarına da bunu tavsiye ettiğini söylemeleri üzerine, yüce Allah onların bu iddialarını reddederek: "Yoksa siz yanında mı bulunuyordunuz?" buyurmuştur. Yahudiler dediler ki: "Kabul edelim ki durum öyledir. Onlar bizim soyumuz ve atalarımız değil mi? Bizim soyumuz da onlara nispet edilmiyor mu? Kuşkusuz biz, Allah katında onların salahından, iyi olmalarından ve Allah katındaki değerlerinden yararlanacağız". İşte Yahudiler bu sözü sırf, atalarıyla övündükleri için söylüyorlardı. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, onların bu iddiaları çürütülüyor. Bu Yahudilerin, 1 onların soyundan olmaları, onlara bir yarar sağlamayacaktır. Ancak, amellerde onlara uymaları kendilerine yarar sağlayacaktır. Çünkü herhangi bir kimseye bir başkasının kazancı bir yarar ve menfaat getirmez. (Bursevi, s. 250)
Herkes kendi yaptığıyla rehin tutulur. (Tur, 52/21), ve "Gerçekten de insan için kendi emeğinden başkası yoktur." (Necm, 53/39) ayetleri bunu kesin olarak ortaya koymuştur. Nitekim Peygamber Efendimiz, akrabaları olan Haşimoğulları'na, "Başkaları bana hizmetleriyle gelirken, siz sadece neseplerinizle gelmeyin." buyurmuştur. Gerçi nesep ve yakın akrabalık bir şereftir. Fakat sadece nesep, halas ve felah (kurtuluş) için yeterli bir sebep değildir. Fayda getiren yakınlık asıl amelde, dinde ve ahlakta, hasılı geçerli olan gerçek sebeplere sarılmaktadır. İşte bundandır ki, ayet-i kerimede "Sura üfürüldüğü zaman, artık o gün aralarında ne soy-sop kalır, ne de birbirlerini arayıp soracak halleri!" (Müminun, 23/101) buyurulmaktadır. (Yazır, s. 420)
“Siz, onların yaptıklarından ötürü yargılanacak değilsiniz”
Ayet, “soylarından dolayı “seçilmiş halk” oldukları şeklindeki Yahudi düşüncesini ve -dolaylı olarak- Hristiyanların, Hz. Adem'in kerem ve rahmetten mahrum kalışı nedeniyle bütün insanlığın yüklendiğine inandıkları “ilk günah” doktrinini reddetmektedir.” (Esed, s. 86)
Kaynaklar:
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Cilt 1, Azim Dağıtım, İstanbul.
İsmail Hakki Bursevi, Ruhul-Beyan Tefsiri, Cilt 1, Damla Yayınevi, İstanbul.
Muhammed Esed, Kuran Mesajı Meal-Tefsir, Çev: Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, İşaret Yayınları, İstanbul, 2015.
