Kur’an-ı Kerim nasıl ve hangi dilde okunmalı?
Kur’an-ı Kerim, Arapça nazil olan ilahi bir kitap. Ancak Arapça bilmeyenler için Kur’an-ı anlama imkanı yok. Kur’an kurslarında çocukluktan Arapça Kur’an okumayı öğreniyoruz. Ancak böyle bir okumada da okunan şeyin anlamını bilmeden okuma oluyor.
Tabii Kur’an’ı anlamak için yazılan mealler, tefsirler ve hatta meal-tefsirler var. Allah’ın Kur’an’da ne anlattığını öğrenmek isteyenler için bu eserler yol gösterici olacak.
Kur’an-ı Kerim hangi dilde okunmalı?
Bu durumda şöyle bir soru ortaya çıkabilir. Maden meal ve tefsirler var, neden Arapça Kur’an okunmalı?
Elmalılı Hamdi Yazı, Hak Dini Kur’an Dili tefsirinde Kur’an’ın Arapça okunmasının önemi ile ilgili şunları söylüyor:
“Kur'an'ın hükmü ve değeri yalnız manasında değildir, onun lafızları ve kelimelerinin de bizzat hüküm ve değerleri vardır.” (s. 25)
Bundan dolayı Kur’an’ı Arapça okumanın önemli olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü manası dışında her bir ayetin, her bir kelimenin her bir harfin bir değeri ve hükmü var. Ancak Arapça okuduğumuz Kur’an’ı anlamak için de çaba sarf etmeliyiz. Çünkü Kur’an, okuyup anlamamız ve getirdiği hükümlerine göre amel etmemiz ve yaşamamız için nazil olan bir kitap.
Bunun içi de mealler ve tefsir kitapları var. Tabii bunlar içinde okunması en çok tavsiye edilen tefsirlerdir. Mesela Hamdi Yazır, Kur’an’ı tercüme etmeyi kabul etmemiş, sadece tefsir yazmayı kabul etmişti. Ancak daha sonra sadece tefsirde kullanılmak için meal de yazmıştı. Buna rağmen şu uyarıda da bulunuyor tefsirinde:
Kur'an'ın tecrid (soyutlama) meselesinin ne büyük önemi haiz olduğu, Kur'an'ı Kur'an, tercümesini tercüme, tefsir ve te'vili de tefsir ve te'vil olarak bellemek ve belletmek bir hak görev olduğu unutulmamalı. "Farsça Kur'an ", "Türkçe Kur'an" gibi sözlerden çekinmelidir. Çünkü milyonla tercüme ve te'vil yazılır, onlar yine Kur'an'ın hakikati olmaz. (Yazır, s. 286)
Sure nedir?
Sûre, Kur’an-ı Kerimden en azı üç ayet olan kısımlardır. Bu kelime ya “sur” kelimesinden gelir, veya rütbe anlamında “sevre”den gelir. Nasıl ki, bir şehrin onu kuşatan suru olur, onun gibi Kur’anın da sûreleri vardır. Bu sûreler bölümler halinde Kur’an şehrini kuşatmışlardır.
Veya, şehrin surlarının, şehirde olanları ihtiva etmesi gibi, bu sûreler de çeşit çeşit ilimleri ihtiva etmektedir.
Sûre kelimesinin “rütbe” anlamı ise şu cihetlerden olabilir:
Kur’anın sûreleri menziller ve mertebeler gibidir, onları okuyan bunlarda terakki eder. Veya sûrelerin uzunluk, kısalık, fazilet, şeref ve okuma sevabında mertebeleri vardır. Sûre kelimesi “su’re” kelimesinden de gelebilir. Su’re, bir şeyin parçası demektir.
Kur’an neden surelere bölünmüştür?
Kur’anın sûrelere bölünme hikmeti:
- Çeşitli kısımları birer bölüm halinde sunmak,
- Muhtelif şekillerin telahuku,
- Nazmın birbirine cevap vermesi,
- Okuyucuyu dinamik tutmak,
- Ezberi kolaylaştırmak,
- Kur’an’a rağbeti artırmak, gibi inceliklerdir. Çünkü kişi bir sûreyi bitirdiğinde, yolcunun katettiği mesafeyi görüp rahatlaması gibi rahatlar. Keza Kur’anı ezberlemeye çalışan bir kimse, bir sûre daha ezberlediğinde Kur’andan tam bir haz aldığına inanır ve müstakil bir bölümü elde etmiş olur, bu onun nazarında büyük bir başarı olarak görülür ve bununla sevinç duyar. Daha başka faydalar da sayılabilir. (Beydavi, s. 84-85)
Kaynaklar:
Kadı Beydavi, Muhtasar Beydavi Tefsiri, Cilt 1, Çev: Şadi Eren, Selsebil Yayınları, İstanbul, 2011.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Cilt 1, Azim Dağıtım, İstanbul.